1 Kur'anin Isiginda Tasarruf Hakki

2 Iktisat Sözlügü

3 Islam'da Ticaret Ahlaki (2)
 

 

Kur'an'in Isiginda Tasarruf Haki

Tuna Han

Insanoglu hayatini sürdürebilmesi icin zorunlu olarak gida maddelerine ve diger, temel ihtiyac maddelerine muhtactir. Bir anlamda bu fitratta yaratilmistir. Allah (c.c.) yeryüzündeki halifesi durumunda bulunan insanin faydalanmasi icin sayisiz nimetler yaratmistir. Nimeti insanin lezzet aldigi güzel durumlar, mutluluk duygusu, haz veren seyler olarak tarif edebiliriz. insan fitratinda bulunan mal ve mülk sahibi olma arzusu ile ekonomik faaliyetleri arasindaki iliskiyi Kur´an isiginda incelemeye almak istiyoruz.

"Nimet olarak size ulasan ne varsa Allah´tandir."  K: 16/18

Mülkün gercek sahibi Allah (c.c.)dir. insanlar ancak O´nun takdir ettigi ölcü ve süre icerisinde kullanma imkanina sahiptir. Mü´minler elleri altinda bulunan zenginligi, Allah tarafindan verilen bir emanet olarak degerlendirirler. Bu nedenle inkarcilarla mü´minlerin servet sahibi olma bicimleri ve kullanim alanlari farklilik arzeder. inkarcilar servet sahibi olmalarini kendi bilgi ve becerilerine dayandirirlar. Mallari üzerindeki tasarruf hakkinin sadece kendilerine ait oldugunu ileri sürerler. "Birakin yapsinlar, birakiniz etsinler" felsefesinin temelinde bu mantik yatmaktadir. Allah (c.c.) yüce kitabinda onlara söyle cevap verir:

"Göklerde ve yerde olan ne varsa hepsi O´ndan ister. O her gün bir istedir. su halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?" K: 55/2930

"Size her istediginiz seyi verdi. Eger Allah´in nimetini saymaya kalkisirsaniz, onu sayip, bitirmeye güc yetiremezsiniz. Gercek su ki, insan pek zalimdir, pek nankördür." K: 14/34

Mü´minler Allah´in kendilerine ihsan ettigi nimetler karsisinda tefekkür ederler. Bu nimetleri onun istedigi sekilde harcayarak Allah´in rizasina kavusacaklarina inanirlar, zenginlikleriyle övünmek ve gösteris yapmaktan kacinirlar. Her zaman Allah´a sükrederler, ebedi olan ahiret nimetlerine kavusmayi daha cok isterler.

"Size verilen her sey yalnizca dünya hayatinin metai ve süsüdür. Allah katinda olan ise daha hayirli ve süreklidir. Yine de akillanmayacak misiniz?"

K: 28/60

Meta; kisaca gecici, sonlu zevk, yarar veya herhangi bir degerdir. Gecicilik onun temel vasfi oldugundan aldaticidir.

Müminler Allah´in huzurunda hesaba cekilecekleri günü düsünerek israf etmezler. Asiriliga ve lükse özenmezler. infak etmeyi sevmeleri en belirgin özellikleridir. infak: malin Allah yolunda elden cikarilmasi ve harcanmasidir. Toplumdaki düskün ve muhtaclara Allah rizasini gözeterek dagitmadir.

"Onlar gaybe inanirlar, namazi dosdogru kilarlar ve kendilerine rizik olarak verdiklerimizden infak ederler" K: 2/3

inkarcilar servetlerini bir zulüm araci olarak kullanirlar. Onunla cikarlarini artirmak, sömürü carklarini saglamlastirmak icin siyasi otoriteye baski yaparlar. Gerektigi zaman rüsvet, karaborsa ve tüm fesat metodlarini kullanmaktan cekinmezler. Hayatlarini süfli arzularini tatmin icin gecirirler. Sergiledikleri hayat tarzlariyla yaptiklari ve örnek olduklari asiri lüks ve gereksiz harcama yollariyla toplumsal imkanlarin yanlis yönlendirilmesine ve kaynaklarin israf edilmesine sebep olurlar. Sosyal ahlakin, cinsi ahlakin bozulmasina yol acan yayinlarin ve gayri mesru, gayri ahlaki eglence yerlerinin tüm toplumu sarsmasi temelde, inkarcilarin bu faaliyetleri karlarini artirmanin dolayli ve dolaysiz yolu olarak görmelerinden ileri gelmektedir. Toplumda yaygin ve güclü yeralti dünyasini kumar, beyaz zehir, kadin ve cocuk ticaretini de bu cevrelerden ayri düsünmek mümkün degildir.

Onlar sahip olduklari maddi gücü bilincli ve örgütlü bir sekilde kullanarak tüm toplumu kontrol altinda tutmakta, fakat bunu yaparken bir takim insancil demecler (!) ve yardim sever dernekleri (!) araciligi ile gercek cehrelerini gizlemekteler.

Allah (c.c.) ise müminler üzerindeki nimetini tamamlamak, onlari yeryüzüne varisler kilmak ister. O´nun icin müminlerden, ilahi buyrugu geregince asli görevlerini, Emri bil Maruf, Nehyi anil Münkeri (iyilikle emretmek, kötülükten vazgecirmek) ihmal etmelerini hos karsilamaz. Ancak toplum kendisini düzeltmeye baslayinca Allah´in vaadine hak kazanir.

"Nedeni su; Bir kavim (toplum) kendinde olani degistirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bagisladigini degistirici degildir. Allah süphesiz isitendir, bilendir." K: 8/53

Kur´an´in isiginda durumlarimizi yeniden degerlendirmek, inkarcilar istemese de nur´un tamamlanmasinda bize düsen görevi yapmak zorundayiz. Toplumun icinde bulundugu küfür ve sirk karanligina kizmak yerine, bir mum gibi isik sacmaliyiz. Erimek pahasina da olsa...

Iktisat Sözlügü

Tuna Han

Acente:(alm. Agentur) Baskalari hesabina bir ticaret isini yapan kisi ya da kurum. Dilimizde mümessillik denir. Bagimsiz bir ticaret evi olarak calisir, baska isletme ya da firmalarla sözlesmeler yaparak onlarin islerini onlarin adina görür. Acenteyle temsilci bulundugu firma arasindaki iliski, hukuk acisindan ticari vekalet hükümleriyle yürütülür.   

Akid: (alm. Vertrag) Düsünce ve amac bakimindan birlesip uyusma. Tecimsel alanda yazili anlasmalara sözlesme denir. Ekonomi alaninda rekabeti ortadan kaldirarak tekel durumu yaratmak icin es güdüm saglayan firmalarin anlasmalarina da kartel denir.

Akreditif: (alm. Akkreditiv) Bir kimseye para ödenmesi icin bir bankanin kendi subesine ya da bankaya verdigi emir. Kredi mektubu da denir. Bu emir bir mektupla verildiginden akreditif mektubu deyimiyle anlamdastir. Bir satis sözlesmesinden ötürü saticiya para ödenmesi icin alicinin bir bankaya verdigi emir de bu deyimle dile getirilir.

Ambargo: (alm. Embargo) Bir malin alim satimini ve tasinmasini önleme. Devletler hukuku dilinde bir ülkenin limaninda bulunan düsman gemilerine el konulmasini dile getirir. Düsman sayilan ya da savas kurallarina uymayan bir ülkenin mallarina da uygulanir. Ambargo ülkeyi zor duruma düsürmek icin alinan önlemlerin tümünü kapsar.

Amortisman: (alm. Abschreibung) Eskime ve asinma icin ayrilan pay. Herhangi bir malin (binalar, makinalar, aletler v.b.) kullanilmaz bir duruma gelinceye kadar gücten düsmesini, yipranip, eskimesini tanimlar. Maliye dilinde sermayenin, anamalin bölüm bölüm kazanctan cekilerek yerine konmasini, bir borcun periyodik ödemelerle kapatilmasini da dile getirir.

Anonim sirketi: (alm. Aktiengesellschaft) Sermayesi paylara bölünmüs sirket. Ortaklarin sorumlulugu paylariyla sinirli olan sirket tipidir. Anonim sözcügü Yunancadir ve adsiz anlamina gelir. Birbirlerini tanimayan cok sayida kücük tasarruf sahipleri bu sirket icinde paralarini isletirler.

Islam'da Ticaret Ahlaki (2)

Mustafa Topatan

ibni Mes´ud (r.a.)dan:

"Kazanmayi arzu etmek her müslümana farzdir."

ibni Mes´ud (r.a.)dan:

"Kazanma farz olan namazlardan sonra gelir." Elihtiyar

islam calismayi farz kilmistir. Kazanc saglama insan icin bir zarurettir. Zira hadiste zikredilen farzlari ifa edebilme vesilesi, calisip kazanmaktir. O halde kaide olarak "Bir farzi ifa etmeye sevk eden hersey farzdir".

Allahü Teala Kur´ani Kerim´de: "Biz onlari yemeyen ceset kilmadik." buyurmaktadir. ibadetleri kamil bir sekilde ifa edebilme cesedin kuvvetli olmasiyla mümkündür. Hilkat bunu gerektirir. Allah´in (c.c.) gönderdigi sevgili elcileri (salat ve selam hepsinin üzerine olsun) hepsi de calismistir. Örnegin Adem (a.s.) bugdayi ekip biciyor, savuruyor, ögütüyor, sonra ekmek yapip yiyor. Nuh ve Zekeriyya a.s. marangozluk, ibrahim a.s. manifaturacilik, Davud a.s. demircilik, sevgili peygamberimiz s.a.v. efendimiz cobanlik, daha sonra da ticaret yapmistir. Ebubekir r.a. kumascilik yapar, Ömer r.a. deri islerdi. Osman r.a. tacirdi, Ali r.a. hammaldi veya ücret karsiliginda calisirdi. Yani Allah´in (c.c.) sevgili kullari semadan nimetin agizlarina düsmesini beklememis, bilakis calisarak riziklarini temin etmisler...

Zühd ve takva ismi altinda tembelliklerini gizlemeye calisanlar islamin ruhunu anlamayan takimlardir. Baskasinin eline bakmayi adet edinenler, en rahat maiset teminini dilencilikte arayanlarin tutulacak herhangi bir yanlari yoktur. Zühd ve kesalet (tembellik) ayri seylerdir. islam zühd´ü alabildigine tesvik ederken tembelligi alabildigine yermistir. cagdas davetcilerden misal vereyim;

Hasan elBenna: Ögretmen

Hasan elHudeybi: Savci

Seyyid Kutub: Profösör

Hasan Asmavi: Avukat, Savci

Mustafa Sibai: islam Hukukcusu

Abdülkadir Udeh: Hakim, Savci

Muhammed ikbal: Ögretmen, Savci, Avukat

Mustafa Meshur: Meteoroloji mühendisi

Seyfül islam elBenna: Avukat

Bu davetciler dinlerini dünyalari icin arac yapmamislar, bilakis kazandiklarini dinleri icin tasarruf etmisler. Dilenmek en son caredir, yoksa haramdir. Bu dilenciyi itme kakma anlamina gelmez. Nitekim kisi en son careye basvurmustur diye yardimci olunur. calisma ve kazanmakla alakali Kur´ani Kerim´de cok ayetler vardir. Bunlarin bir kacini siralayalim:

insana ancak yaptiginin karsiligi vardir;

"Sonra herkese yaptiginin karsiligi eksiksiz verilecektir. Ve onlara zulmedilmeyecektir". (Bakara 281)

"Allah her nefsi kazandigi ile cezalandiracaktir (Eger iyi is yapmissa iyi, kötülük yapmissa ceza ile)". (ibrahim 51)

"Ey iman edenler kazandiginiz temiz nimetlerden verin".

(Bakara 267)

Meryem annemizin kerameti anlatilirken "Hurma agacini kendine dogru silkele, üzerine taze hurma dökülüversin" (Meryem 25)

Ayetteki ince mana sudur: Allah (c.c.) istese onun silkelenmesine ihtiyac olmadan taze hurmalari döküverir. Ancak esbaba sarilmayi ögretmek icin silkelemeyi emrediyor.

Hadisi kutside bunu aciklar mahiyette: "Kulum elini tepret, sana rizik vereyim".

isadami, ticari kurallari, nerede, nasil icab ediyorsa tatbik etmek zorundadir. Basari orani bu tatbikata ve beraberinde sebat ve istikrara baglidir. cünkü kazanma veya kar bir neticedir. Buna giden yollar sirayla sunlardir:

  • Tahkikat (Arastirma):

Yani yapilacak is önce secilmeli, daha sonra bilir kisilerle istisare edilmeli ve piyasa arastirmasi yapilmali.

  • Is plani:

Bir ise baslamadan önce sirayla yapilmasi gerekenler tesbit edilmeli. Takdim ve tehir isin ehemmiyetine göre planlanmali. Elemanlari kabiliyetlerine göre istihdam etmeli. Samimiyet kadar, kabiliyet ve becerinin de zaruriyeti unutulmamalidir.

Yapilan arastirmalar göstermistir ki, plansiz, projesiz yapilan isler, kisa sürede bitmesi düsünülürken, daha uzun sürmüs ve daha neticesiz kalmistir.

  • Sebat ve istikrar:

Sebat ve istikrar olmadan isin müsbet bir sekilde neticelenmesi cok istisnai olmustur. Peygamberimiz (s.a.v.) söyle buyuruyor:

"Sana menfaat veren (cikarina olan) ise saril ve Allah´tan (c.c.) yardim iste. Ve aciz kalma..."

istikrarin ehemmiyeti herhalde anlasilmistir.

  • Tevekkül:

Neticeyi tesbit Allah´in bilecegi bir istir. Önemli olan is adaminin ticari kurallari yerine getirmesidir. Allah´in sünnetinde sebepler zinciri ehemmiyet tasir. Tevekkül kurallari fütürsüz tatbikattan sonra kulun Allah´a itimadidir. Yani bu su demektir. Bütün isler neticede Allah´a döner. Allah (c.c.), arzedilen icraati, haksizlik yapmadan mukabelede (karsilikta) bulunur. Yoksa tevekkül günümüzde bir takim cühelanin anladigi gibi islerin tümünü Allah´a havale etmek degildir. Allah´a yaklasmanin yolu nasil ibadete bagliysa, kazanmanin yolu da sebeplere sarilmaya baglidir.

Baslarken    Güncel    Dünyadan    Ekonomi    Hanimlar Kösesi    Meydan    Siir