1 Iktisat ve Toplumun Sosyal Yapisi

2 Iktisat Sözlügü

3 Islamda Ticaret Ahlaki 2 (Mal Hirsi ve Dünya Sevgisi)
 

 

Iktisat ve Toplumun Sosyal Yapisi

Tuna Han

Insanlik tarihinin gelisiminde ve sosyal yapiyi olusturmada iktisadi strüktür, iktisadi faaliyetler cok önemli bir yer teskil eder. insanlarin ve toplumlarin icinde bulunduklari hallerin farkliligi ve cesitliligi, onlarin gecim tarzlarinin ve ugrastiklari iktisadi faaliyet cesitlerinin degisik olmasindan ileri gelir. su halde insani ve insanlik tarihini, toplumlarin, devletlerin gelismelerine ve yikilmalarina yol acan faktörleri geregince anlayabilmek icin iktisadi faaliyet sekillerinin, üretim iliskilerinin ve genel olarak iktisadi strüktürün iyi bir sekilde incelenmesi sarttir. insani, toplumlari, toplumsal hadiseleri ve genel olarak insanlik tarihini iktisadi yapidan soyutlayarak degerlendirmek mümkün degildir.

imam Gazali iktisadi faaliyetlerin, sosyal yapiyi nasil etkiledigini tarihsel boyut icinde su sözleriyle ifade eder: "Dünyadaki tüm fenaliklar su üc seyden dogar: Haksiz kazanc, Gerekli yere harcamama, Ve gereksiz yere harcama."

iktisadi yapinin sosyal hadiseler üzerindeki etkilerini ibni Haldun kadar isleyen ve acik secik ortaya koyan pek az düsünür vardir. Kendisi de bu yaklasimin ilim tarihinde yepyeni ve orjinal bir düsünce oldugunun farkindadir ve bu basarisini Allah´in yardim ve ilhamina borclu oldugunu söyler. iktisadi faaliyetleri ve bunlarin etkilerini inceledigi ilim dalina "tarih" adini verir. "Bil ki, tarihin vazifesi, dünyanin insan yasayabilecek yerlerin cemiyetler halinde yasayarak iman etmekten (ümranda) bahsetmek, insanlarin calismak, kazanma ve gecinmelerine, ilimlere, hüner, sanat ve umumiyetle sanayi ve tabiat olarak kazanmaktan husule gelen medeni eserlere dair bilgiler vermek ve bu konularla ilgili olan haberleri nakil ve rivayet etmektir."

Yine ibni Haldun iktisadi faaliyetlerin insan refahi ile cok derin ve siki bir iliski icerisinde oldugunu kendinden sonra gelen ekonomistlerden daha acik olarak görmüstür. Onun "Ahlak ve Aklin buyrugu" adli eseri iktisadi hem pozitif, hem de normatif ilim olarak düsündügünü göstermektedir. Ayrica iktisadi arastirmalarda amacin kisinin degil, toplumun refahini yükseltmek oldugu gercegini belirtir.

Ünlü düsünür Tusi ise iktisadi faaliyetlerin is bölümlerine ayrilmasini ve degistirme degerlerinde incelenmesini vurgular. "Herkes kendi besininin, giysilerinin, barinaklarinin ve araclarinin üretimi ile ugrasmak zorunda kalsaydi, belirli bir süre sonra besinsizlikten dolayi hayatini devami imkansizlasacakti. Fakat herkes birbiriyle isbirligi yaptigi belirli meslekleri benimsedigi ve yasalar, üretim fazlasinin degistirilmesine özen gösterdigi icin iktisadi arac ve mallar herkese yetmektedir. Allah, birbirlerine yardim etmeleri icin farkli meslekleri benimseyecek sekilde, insanlari degisik yetenek ve zevklerde yaratmistir. iktisadi sistemi ve uluslararasi iktisadi iliskilerin varolmasini saglayan bu is bölümüdür. Karsilikli isbirligi olmadan insan hayati anlamsizlasmaktadir. Sosyal iliski kurmadan kisinin hayatini sürdürmesi düsünülemez. insan yaratilis geregi olarak topluma baglidir."

Yeryüzünü imar etmekle görevlendirilen insan; bu kudsi görevini ifa eylerken toplumdaki diger fertlerle yardimlasmak durumundadir. Toplumda huzur ve baris baskalarinin sirtindan gecinen parazit tiplerle degil, Allah (c.c.)´in en güzel eseri olan insana ve insanligin hizmetine yaraticinin sevgisiyle kosan gercek iman sahipleri ile mümkündür

Iktisat Sözlügü

Tuna Han

Arz ve Talep: (alm. Angebot und Nachfrage) Bir mali pazara cikarma ve o mali almak icin gösterilen istek, sunu ve istem yasasi. Arz ve talep degisiklikleriyle fiat degisiklikleri arasindaki bagimlilik iliskisini saptayan yasa.

Aksiyon: (alm. Aktie) sirket ortaklarinin sirket sermayesine katilma paylarini saptayan senettir. Halk arasinda hisse senedi olarak bilinir. Kooperatif, komandit ve anonim sirketlerin disindaki sirketler hisse senedi cikaramazlar. Hisse senetleri, kiymetli evrak niteligindedirler ve elden ele gecebilirler. ister isme yazili, isterse hamiline (tasiyana) yazili olabilir.

Aktif: (alm. Aktiva) Ekonomik bir birimin parasi ve parayla degerlendirilebilir tüm mal ve haklari... Bu hukuksal bütünlüge yükletilmis olan tüm borclari dile getiren borclardir. isletmelerde üc bölümden olusur:

1-isletmenin kasasinda ya da bankasinda bulunan paralari, mal stoklari, kisa vadeli alacaklari.

2-Uzun vadeli alacaklar, istiraklar.

3-Binalar, arsalar, makina ve benzeri sabit degerler.

Avrupa Birligi: (alm. Europäische Union) 1957 yilinda Roma´da imzalanan bir anlasmayla Fransa, italya, Almanya, Belcika, Hollanda ve Luksemburg ülkeleri ic pazarlarinin yetmezligi nedeniyle aralarinda gümrük duvarlarini kaldirmak ve her türlü kisitlamalari ve farkliliklari gidermek yoluyla bir ortak pazar elde etmek icin birlesmislerdir. isin temelinde GrekoLatin kültürüyle Avrupa´nin önce ekonomiksosyal ve en sonunda siyasal olarak bütünlesmesi yatmaktadir. 1972 yilinin Ocak ayinin 22. günü, Ortak Pazara girmelerine yillarca karsi konulan ingiltere, Danimarka, Norvec ve irlanda da bu topluluga katilmislardir. Bu ortak pazar, her birinin ic pazarlarinin birlesmesinden meydana gelen genis bir ic pazar saglamakla olustu. Daha sonra bu topluluga Portekiz, ispanya ve Yunanistan da dahil oldu. Bu devletler aralarinda serbest dolasim, is kurma ve gümrük birligini sagladilar. 1995 yilindan itibaren para birligine gecmeyi kararlastirdilar. Türkiye de 1964 yilinda yürürlüge giren bir anlasmayla ilke olarak müracaati kabul edilmis, hazirlik dönemi programina alinmistir.

Mal Hirsi ve Dünya Sevgisi

Mustafa Topatan

Burada dikkatleri öldürücü bir tehlikeye cekmek istiyorum, o da; Mal hirsi ve dünya sevgisidir.

Bu iki sey isadaminin hayatini zehirzakkum edebilir. su bir gercek ki, ticaret cok vakit alan, hatta vakti belli olmayan veya bir sinir konulsa bile o siniri devamli cignenen bir meslektir. O halde müslüman is adami muteyakkiz (uyanik) olmali ve bu konuda titiz davranmalidir.

Uzun vadeli ebedi olan hedef ve gayesini, kisa ve fani olan hedef ve gayelere degismemelidir. cok kazanacagim diye sosyal faaliyetleri, aileyi, hatta kendisini ihmalinden gelecek olan zarar, cok kazancla mukayese edilemeyecek derecede büyüktür. cünkü bunlarin tümü ihmale gelmeyen zorunlu amellerdir. Baslangicta güllük gülistanlik olan niyetler daha yolun yarisinda rotasini kaybetmis, piyasanin debdebesi onu kendi icinde bogmus, güzel niyetleri igfal etmistir. iste bu Müslüman isadamina ariz olacak en büyük tehlikedir. Hatta zehirli, öldürücü ve insafsizdir. Hele isi fark edememesi, icine düstügü tehlikeyi anlayamamasi ise, bela ve musibettir. Denge iste bu noktada cok önemlidir. Dengeyi bir ahenk icinde saglamali. "Kazanma" hirsiyla sosyal faaliyetleri terk etmedigi gibi "faaliyet" yapacagim diye mes´ulü oldugu isini, is prensip ve kurallarini ihmale ugratmamali. Hangisi "mukaddem" (önde) dir? sorusuna ikisinin de zorunlulugunu söylemek isteriz. Islam´in alem sümullügü, "madde ve mana"yi potasinda kaynatip, her ikisine de istikamet vermistir.

Burada bir tehlikeyi daha anlatmak istiyorum. Bazi arkadaslarimizin "maddi durumu önce bir düzelteyim, daha sonra öbür islere bakarim" yanlisligi, ki beraberinde faaliyeti, aile egitimini terk etmeye götürmüstür. Bu korkunc bir tehlike oldugu kadar da yanlistir. Bir sey "tüm" olarak teklif edilmez, bir ekmegi bir lokma kabul edip yutmanin zor oldugu gibi. Tedrici (kademe, kademe) olarak sunmak esastir. Yani "hazm" edebilmeli gelen teklifleri. Bugdayi ekmek yapip yemeden; ekme, bicme, kurutma, ögütme, hamur yapma, pisirme sürecinden gecirme zarureti vardir. Bunlarin tümü farkli zamanlarda olur. Bir anda olmaz. Bu misalle sunu anlatmaya calisiyorum. Gecen yillari parayla satin alamadiginiz gibi, o yillar icerisinde yapmaniz ve vermeniz gerekenleri kazandiginizla satin alamazsiniz. Gecen gecmistir artik. is sadece vermeniz gerekenleri ihmal etmekle kalsa yine iyi, bir de o bosluktan kaynaklanan hastaliklari nasil telafi edeceksiniz, o isin ayri bir yönü.

Ailesini, coluk cocugunun egitimini "vaktim yok" basitligi icerisinde gecistirenler, bu ihmalkarligi yapmis olanlarin basina gelenleri tecrübe etmeye yeltenen "ahmak"tan baskasi degildir. cünkü basiretli insan bunlarin muhasebesini yapan insandir. ister sosyal faaliyetler, ister aile egitimi, isterse ticari veya siyasi hayat olsun yerli yerinde ve vaktinde yapmak cok önemlidir.

ihmale ugramis vakti hicbir zaman nakitle alamazsiniz. "Vakit nakittir" sözünün de yanlisligini bu vesile ile anlatmis olalim. Vakit her zaman nakit (para) den daha degerlidir. Gecen vakti kim nakitle almis ki, nakit vakitle müsavi olsun. imam safii "al vaktü kassayf fa inlam taktahu kataaka" Vakit kilic gibidir, eger sen onu kesmezsen, o seni keser. Bunun yorumunu size birakiyorum, iyi düsünün!...

Netice olarak dengeyi iyi kurmali, ne ticari disiplinden ne de diger zaruri olan amellerden vazgecmeli. Yahya b. Muaz (r.a.)´in sözü ibretamiz: "Para akrep gibidir. Eger onu elinde usulüne göre tutamayacaksan sakin tutma, aksi halde seni isirir ve zehiri ile öldürür." Yine diger bir sözünde: "Malin hepsi ölenin elinden alinir, fakat kiyamet günü malin hepsinin hesabi kazanan bu kisiden sorulur." (imami Gazali, Zübdedül Evliya).

Mal hirsi ve dünya sevgisinin kalbe yerlestiginin isareti nasil ortaya cikar? Bunun cevabi aslinda pek zor degil. Önce namazlar dar vakitlerde oldu bittiye getirilir. Sonra adeta cem edilir ve daha sonra tabiri caizse kabak namazin basinda patlar. Bu gerceklesince bosluk mal hirsi ve dünya sevgisi ile dolar. Kisacasi ibadetin ihmali mal hirsini ve dünya sevgisini dogurur.

Müslüman isadaminin kulagina küpe, kalbine naks etmesi gereken tavsiyem sudur: Namaz ölcüdür. Namaz Allah´a imandan (Tevhidden) sonra gelen en büyük ibadettir. Gecmis ümmetlerin helaki o namazi terketmelerinden dolayi olmustur. Sana Allah´in (c.c.), Musa (a.s.) Turu Sina´da kendisini tanitimini ibret olarak vereyim: "Ben, ben kendisinden baska ilah olmayan Allah´im. Sadece bana ibadet et ve beni hatirlaman icin namaz kil." (Taha 14)

ismail (a.s.)´i anlatirken: "(O) Ehline namaz kilmayi ve zekat vermeyi emrederdi..." (Meryem 55)

Namazi terkedip helak olanlar hakkinda:

"Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazi zayi (terk)ettiler, sehvetlerine uydular. Bunlar da azginliklarinin cezasina ugrayacaklardir." (Meryem 59)

Baslarken    Güncel    Dünyadan    Ekonomi    Hanimlar Kösesi    Meydan    Siir