Hasan Erdemir

Hoca efendiye sitem mektubu 14.08.2014

 

Hoca efendim, dargınım size…

Yalnız müsaadenizle dargınlığımın sebebini söyliyim size.

Yok, dargınlığım, 28 Şubatta 'Asker demokratik yollarla sorunların çözümünü istedi' demenizden dolayı değil.

İlk başörtülü Milletvekilini meclisten köpek gibi kovan kişi için 'Eğer ahirette Allah bana şefaat etme imkanı verirse, bunu ilk önce Ecevit için kullanırım' dediğinizden dolayı da değil.

Verdiğimiz zekat paralarının gazete ve TV kanallarınıza aktarıldığından dolayı belki olabilirdi, ama bu da değil.

'Cebrail parti kursa desteklemem, önemli olan türk toplumunun vifakı ve ittifakı' deyip de, türk toplumunun vifak ettiği adam'a karşı, bu topluma kan kusturan zihniyeti desteklemenizden dolayı da değil.

Asrımızın en büyük zaliminin karşısına çıkan milli mücahidlerimizi 'otoriteden izin alınmalıydı' diye eleştirdiğinizden dolayı da değil.

Bütün müminlerin ortak değeri Fahri Kainat efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'i, gerek haramlarla dolu olimpiyatlara gerekse aralarında faiz reklamı olan dizilere indirgediğinizden dolayı muhtemeldi... Ama bu da değil.

Allahu Teala 'Birbirinizin kusurunu araştırmayın' buyurduğu halde adamlarınız bunu gayet tabii bir şekilde uygulayıp yaptıklarını teşhir ettiğinden dolayı da değil.

İsrail ve diğer Zalımlar için birkez olsun yapmadığınız ama müminler'e uygun gördüğünüz şu 'Allahumme ehzimhum ve zelzilhum ve şettit şemlehum' sözleri içinde değil.

Evet her insan değerlidir, ama anarşist, kazaya kurban giden bir çocuk için 'ailesine ve yakınlarına başsağlığı diler, bugüne kadar pek çok acıyla dağidâr olmuş ama temkin ve teyakkuzunu korumayı başarmış alevi kardeşlerimize sabrı cemil niyaz ederim', demenizden sonra, dünyada mümin ve mazlum yörelerde binlerce acımasızca katledilmiş bebelere sessiz kalmanızdan ötürü de değil.

'Yahudi çocukları için yüreğimin yağları eriyor' derken, gazzeli bebekler için 'sessizliğinizin bir çığlık' olması da pek ahenkli bir duruşmuydu bilemiyorum. Keşke dershaneleriniz için de bu onurlu, sessiz duruşunuzu sergileseydiniz hocam… Ama sebebim bu da değil.

Üstelik Gazzedeki kendi canlarını müdafaa eden müminlere televizyon kanalınızın 'terör örgütleri' demesini de şaşkınlıka izlemiştik, ama bu da değil.

Günümüzde 'Muhammedurrasululullah' demeyenlerinde cennete gireceklerini savunmanız yüzünden de değil, nitekim bu Peygamberim sallallahu aleyhi ve sellem ve şahsınız arasında çözülmesi gereken bir husus.

Hatta bununla beraber bir müridinizin 'Eşhedu enne Muhammedurrasulullah'sız ezan okumasına ses çıkarmamış olmanıza da çok üzülmüştüm, ama bunun içinde değil.

Binlerce adamın akıllarını rehin alıp, robot haline getirip, devlet içine sızdırıp sonunda devlet içinde devlet kurdurmanızdan dolayı da değil.

Hizmet ehli müminleri, böyle paralelci yaptığınızdan dolayı da değil.

Kurumlarınızda eğitim görenlerin, vefa adı altında aklını kullanamaz hale geldiklerinden dolayı da değil.

Hatta bu kör bağlılıklarını okullarınızda ücret karşılığında aldığı eğitimden sonra gösterdiklerine de şaşmıyor değilim… Hani fakirken, garibken bedava okutmuş olsaydınız bir nebze olsun anlardım... ama olsun, bu da değil benim derdim.

Hatta ve hatta Allah ve Resulü adına gösterilen bu vefa, onlara düşmanlık yapan zihniyetin desteklenmesiyle yapılması da trajikomik bir durum… ama bunun yüzünden de değil.

Başörtülü Ablalarımızın başörtü düşmanları için oy toplamaya yolladığınızda, üstelik bunu 'herhangi bir partiye destek vermem veya engellemem' demiş olduğunuz halde, yine inandırıcılığınız zedelenmişti… Ama bu bile değil.

Pennsilvanyadan ülkemizi yönetmeye çalışmanızdan, bunca çağırılara kulak asmayıp, orayı terketmediğinizden, sevenlerinizi burada yalnız bıraktığınızdan dolayı ise hiç değil.

Tüm çabalarınıza, ittifaklarınıza ve beddualarınıza rağmen, yenilginizden sonra tevbe istiğfar edip, Zübeyr Bin Avvam radıyallahu anh’ın yolunu seçmektense, Bel'am İbn Bâura’nın izini sürdürmekle yaklandığınız bu girdaba ve nihayetinde bu mümin milletin ve ümmetin adamını İbni Selül ile karşılaştırmanızı da hayretler içinde izledim, ama bu da değil Hocam.

Yok Hocam, yok.

Benim derdim bu değil.

Adı üstünde, Hocaefendi olduğunuzdan.

Bizler Hocaefendilere saygı duyardık.
Bizler Hocaefendileri hor görmezdik.
Hocaefendilere ne isim, ne de lakap takardık.
Ne Fethullah'ı Fettoş eder, ne de Gülen'e gülerdik.

Ama artık geçti gitti.

Ne indimizde hocalığınız kaldı,
Ne de içimizde hocaya saygı.

Biz hocalarımızı Peygamberin vekili bilirdik,
Ashabın ve müçtehitlerin peşinde beklerdik,
Hakkın yanında dimdik,
Kafirin karşısında görmek
isterdik.

Yok Hocaefendim, yok.

Artık ellerimize ateş düştü,
Dilimizin ayarını yitirdik...

Ne sizin hocalığınız kaldı,
Nede bizde efendilik...