Faruk Eşlik


Kudüs'e aşk ile girmek -3- 12.09.2017

 

 

KADİM KUDÜS

Esaret altında özgürlük mücadelesi veren Kadim Kudüs sokaklarında gezerken iki yıl önce Kudüs’ü ziyaret eden ve bizlere Kudüs aşkını aşılayan Nuri Pakdil’in yine bu sokaklarda şöyle dediğini hatırlıyorum: “Şimdi tutsak el-Aksâ, bütün Müslümanların inançlarını yıkmayı amaçlayan bir inanç cinayetinin suçsuz kurbanı olarak, Müslümanların kalplerinde sayfaları yırtılmış kitap gibi duruyor. Tutsak Kudüs'e borcumuz, Kudüs'ü savunmaktır, özgürlüğüne kavuşturmaktır. Kudüs'ü savunmak, gerçek bağımsızlığı savunmaktır.”

Mescid-i Aksa’nın sekiz kapısından birisi olan Yafa ya da el-Halil Kapısındayız: burada el-Halil kapısına bakan kitabeye ecdad saygıdan dolayı “La ilahe illallah İbrahim Halilullah” yazmış. Aynı yazı Halilurrahman Camiinin girişinde de bu şekildeydi.

Tevratta geçtiği adıyla Sion Tepesinde bulunan Hz.Davut Aleyhisselam Kabrini ziyaret ediyoruz. Burası Mescid-i Aksa’nın güneybatısında bulunmaktadır. Yahudiler Hazreti Davut’un şehri olan Sion merkezli bir dünya hâkimiyetini Siyonizm olarak nitelendirmektedir. 

Kur’an-ı Kerim’de Hz.Davut peygamber olarak geçse de Ahd-i Atik'e göre Dâvud Aleyhisselâm 30 yaşında kral olmuş, 46 yıl 6 ay saltanat sürdükten sonra 76 yaşında vefât etmiştir. O nedenle bu bölgede onun adına yapılan heykellerde King David ismini görüyoruz.

Kudüs’ün tarihi sokaklarında ilerlerken Ermenilerin yaşadığı bölgelerin duvarlarındaki Türkiye karşıtı ve sözde Ermeni soykırımı hakkındaki afişlere rastlıyoruz. Türkiye’nin yarısını Ermenistan olarak gösteren haritalar bu bölgede her yere asılmış durumda.

Aksa’da Cuma namazına doğru ilerlerken bizim taraftaki Burak Duvarının arka tarafında güvenlik çemberi içerisinde ağlaşan Yahudileri görüyoruz. Bizim Burak duvarının diğer yanı onların ağlama duvarı oluveriyor.

“Her eylem yeniden dirildir beni” diyerek Mescid-i Aksa’da Cuma namazındayız. Aksa yalnız değildi, Aksa’nın sahipleri vardı. Özgür olmayan Mescid-i Aksa’da kıldığımız her namaz bizim için büyük anlamlar taşıyordu. Her gün sabah namazına koşmak, kıyama durmak, kalbimizden güçlü bir şekilde buğz etmek eksikliğimizi görmemizi sağlasa da hüznümüzü ve direncimizi arttırıyordu.


ÖZGÜR KUDÜS İÇİN

Bahattin Yıldız 2009 yılında şöyle yazmıştı: “1948'den beri İslam beldesinin göğsünde bir ızdırap, bir işkence aleti, bir kanlı bıçaktır İsrail. Ve bunu hep hatırlatmakta, bütün yahudileri, bütün dünyada yalnızlaştırmakta, toplumlarında daha bir korkak hale sokmaktadır.”

“19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır. Batılı ülkelerin ekonomik ablukaya aldığı Osmanlı maliyesinin bütün borçlarını ödeyerek devleti bu zor durumdan kurtarabileceklerini, karşılık olarak ta Filistinden çok az toprak talebi vardı.

Abdulhamid: "Ben bir karış dahi toprak satmam. Bu vatan Milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kıldı. Onu tekrar kanlarımızla örteriz. Devletimin Suriye ve Filistinlilerden oluşan olaylarının neferlerinin tamamı Plevnede şehid düştü; bir tanesi dahi geri dönmeden savaş alanında kaldı.

Musevilerin milyonları kasalarında kalsın. Bizim devletimiz parçalanırsa ancak o zaman Filistin'i karşılıksız ele geçirebilirsiniz. Fakat sadece cesetlerimizi bölüşebilirsiniz. Kimse canlı bedenimiz üzerine ameliyat yapamaz." (Siyonizm ve Siyonizm Tarihi)

İsrail zulmüne karşı haykırmak, özgür Kudüs için direnmek, direnenlerle bir olmak, bir taş atmak, bir olup ilk kıblemize sahip çıkmak…

Peygamber Efendimiz de, hadisinde açık ve net bir şekilde “Yolculuk, 3 mescid için yapılır. Benim mescidim, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa.” Böyle açık ve net bir şekilde yol göstermiş. Buna rağmen, Mescid-i Aksa’ya gitmekte eksik kalınmasını düşünemiyorum. Yılda 3.5 milyon Hıristiyan ve sadece 35 bin Müslüman Kudüs’e geliyor. Bu oran bile bazı şeyleri düşünmemize vesile olabilir düşüncesindeyim.

Dört günlük Kudüs ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki eylem odaklı ziyaretlerimiz neticesinde ortak kanaatimiz şöyle oluştu:

Filistin'de cihad devam ediyor ve Filistin özgür olana kadar devam edecektir.

Kudüs bir bilinçtir ve Müslümanların daima üzerinde durup gündemlerinde tutmaları gereken bir sızıdır.

Filistin meselesi oralara gitmeden kesinlikle anlaşılamayacaktır.

Ümmetin önceliği Filistin'i ziyaret etmek ve oradaki Müslümanların daima yanında olacaklarını göstermek olmalıdır.

Genç arkadaşlar ilk fırsatta Kudüs ziyareti için yönlendirilmeli, teşvik edilmeli.

Hac ve Umre'ye gidenler yol güzergahına Mescid-i Aksa'yı da ilave etmeliler.

Kudüs ve Filistin meselesi sadece Filistinlilerin veya Arapların değil, bütün Müslümanların meselesidir.

Hüznü ve aşkı bir arada yaşadığımız bu kutsal yolculukta emeği geçen başta Genç Hareket Başkanı Murat Özaydın, beraber yol aldığımız dost ve kardeşlerim olmak üzere, Filistin'e bizimle beraber olmak için gelen ve desteğini esirgemeyen Numan Balcı kardeşime, ayrıca gençlerin Kudüs bilinci kazanmaları için maddi-manevi destek olan herkese teşekkür ederim.

Ve son olarak;

Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde

Götür Müslüman'a selam diyordu.

Dayanamıyorum bu ayrılığa 

Kucaklasın beni İslâm diyordu.”


Yazarın diğer yazılarına Yazarlar bölümünde ulaşabilirsiniz.