Mucahid Yıldız


Yalnızca kınamakla mı yetineceğiz? 19.03.2019

Tarihten ders almasını bilmek, yaşanılanı belirlemekde çok önemli bir rol oynamaktadır. Yeni Zelanda'da iki camiye yapılan silahlı saldırılar bana İslam tarihinde iki olayı hatırlattı. Reci vakası ve Bi'r-i Maune olayı. Her dördünde de silahsız, savunmasız masum insanlar üzerine saldırı yapıldı ve acımasızca şehid edildi Müslümanlar.


Uhud Savaşında Kureyş'in bayraktarlığını yapan 11 kişinin Müslümanlar tarafından yere serilmesi Talha Oğulları kabilesini büyük bir zarara uğratmıştı. Bu kabileden Sülafe isimli bir kadın, oğlunun ölüm anında yanında bulunarak kendisine öldürücü darbeyi kimin vurduğunu sormuş, oğlu Müsafi'den Asım bin Sabit (r.a.) ismini almıştı. İntikam almak için yemin eden Sülafe, Asım'ın başına yüz deve ödül koydu.


Süfyan bin Halid bu mükafatı kazmanmak için bir hile kurdu. Kendisine sadık 7 arkadaşını Medine'ye göndererek Asım bin Sabit'e misafir olmalarını istedi. Bu yedi kişi Asım'dan kabilelerine İslam'ı öğretmesi için gelmesini istediler. Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) de Asım'la birlikte birkaç kişiyi Beni Huzeyl kabilesine gönderdi.


Kafile Reci suyuna geldiğinde, burada pusuda bekleyen Süfyan bin Halid komutasındaki 200 kişilik bir birlik kafileye saldırdı. Zeyd bin Desine (r.a.) ve Hubeyb bin Adiy (r.a.) haricindeki tüm Müslümanlar, kafirler tarafından şehid edildi. Bu olay Reci Vakası olarak bilinir İslam tarihinde.


Sağ kalan Zeyd ve Hubeyb, Süfyan bin Halid tarafından Mekke'de 200 deve karşılığında satıldı. Hubeyb (r.a.) Uhud'da öldürülen Hars bin Amir'in intikamı alınmak üzere bir Mekkeli tarafından idam edildi. Asılmadan önce Hubeyb abdest alarak iki rekat namaz kıldı.


Zeyd'i satın alan Safvan bin Ummeye, Bedir'de öldürülen babası Ummeye bin Halef'in intikamını almak maksadıyla Zeyd'in kılıçla şehid edilmesini istedi. Zeyd'e 'Senin yerinde şimdi Muhammed'in olmasına razı olursan seni affediriz.' dediler. Zeyd ise 'O'na bir diken bile batmasına mukabil hayatımın kurtarılmasına razı değilim.' cevabını verdi.


Reci Vakası, nasıl bugün Müslümanlara yapılan saldırılar bizi üzüyor ise Medine'deki Müslümanları da son derece üzdü. Kınamakla mı yetindiler. Hayır, öyle olmadı. Abdullah bin Uneys (r.a.) Rasulullah efendimizden izin isteyerek Süfyan bin Halid'in peşine düştü.


Süfyan bin Halid, Müslümanlar üzerine gelmek üzere asker toplamıştı. Batn-ı Arne vadisine giden Abdullah bin Uneys, burada bir hile ile Süfyan'ın karargahtan ayrılmasını sağladı. Süfyan uzaklaştığında Abdullah onun işini bitirdi.


Peygamberimize gelerek durumu haberdar eden Abdullah bin Uneys'e efendimiz 'Yüzün ak olsun' diyerek dua etti. Kendisine bir de asa hediye ederek, 'Cennette asaya dayanırsın.' dedi.


Aynı tarihlerde Bi'ri Maune olayı da meydana gelmiş ve acı haber Medine'ye ulaşmıştı. Hicretin dördüncü yılı Safer ayında meydana gelen olayda, Peygamberimiz tarafından Munzir bin Amr (r.a.)'ın başkanlığında Necid taraflarına gönderilen kafile, kafirler tarafından şehid edildi.


Bu kafile Beni Amir kabilesi reislerinden Ebu Bera Amir bin Malik tarafından İslam'ı tebliğ etmeleri için Hz. Peygamberimizden istenmişti. Hz. Muhammed (s.a.v.) Necidlilere güvenemeyeceğini belirtmiş kimseyi göndermek istememişti. Ancak Ebu Bera, Necid'e geldiklerinde kafileyi himayesine alacağını, kimsenin kafileye dokunamayacağını söyledi.


Bunun üzerine Peygamberimiz de Munzir bin Amr (r.a.)'ın başkanlığında 70 kişilik bir kafile gönderdi ve Ebu Bera'nın kardeşinin oğlu Tufeyl bin Malik'e verilmek üzere bir mektub verdi.


Kafile Bi'ri Maune mevkiine vardığında Hz. Peygamberimizin mektubu Haram bin Milham (r.a.) ile Tufeyl'e yollandı. Ancak Tufeyl mektubu okumadan yırtıp attı ve elçiyi de öldürdü. Diğerlerini de öldürmek üzere kabilesinden adam toplamak istedi. Ancak kabilesi gelenlerin Ebu Bera'nın himayesinde olduklarını öğrenince Tufeyl'e adam vermediler.


Bunun üzerine Tufeyl, Beni Suleym kabilesinin Useyye, Rail ve Zekvan kollarından temin ettiği adamlarla Bi'ri Maune mevkiinde Müslümanlara saldırdı. Kafileden Kaab bin Zeyd (r.a.)ın dışındaki tüm Müslümanlar şehid edildi.


Hz. Rasulullah (s.a.v.) haberi aldığında üzüntüsünden hastalandı. Bir ay boyunca her sabah Beni Suleym kabilesinin Useyye, Rail ve Zekvan kolları için Cenab-ı Hakk'a dua etti. Kısa bir süre sonra bu kabilelerde çıkan kıtlık ve veba hastalığı 700 kişinin ölümüne sebep oldu.


Kafileyi himayesine alan Ebu Bera, olayın acısına dayanamayıp üzüntüden felç hastalığına yakalanarak vefat etti. Ebu Bera'nın oğlu Rabia, bunun intikamını almak için amcasının oğlu Tufeyl'i öldürmeye yemin etti ve onu feci bir şekilde öldürdü.


Burada şehid edilen sahabilerin hepsi de Peygamberimizin Suffe ashabındandı ve hepsi de hafızdı.


Bendeniz acizane bu olaylar hakkında bir benzerlik olduğunu düşünüyorum. Sonuçta Yeni Zelanda'da şehid edilen kardeşlerimiz de savunma gücü olmayan, korumasız kimselerdi. Biraraya gelerek mübarek Cuma günü namazlarını birlikte eda etmekten başka hiçbir amaçları yoktu.


Benzerlerini başka yerlerde de yaşıyoruz. Aynı gün siyonist İsrail rejimi, Gazze'den atıldığını öne sürdüğü iki füzeyi bahane ederek Müslümanların başına savaş jetleriyle bombalar yağdırdı. Tel Aviv'de patladığı öne sürülen iki füzenin hiçbir sivile zarar vermediği kaydedilmiş olmasına rağmen, siyonistler Gazze üzerine bombalar yağdırdı.


Dünyanın her tarafından masum insanlar, yani Müslümanlar çeşitli bahanelerle acımasızca katlediliyorlar. Biz ise kınamaktan, lanetlemekten ve beddua okumaktan öteye bir adım atamıyoruz. İçimizde nice çağlayanlar akıyor, ama elimizden birşey gelmiyor. Artık birşeyler gelmesi için kafa yormak gerekir. Bir zamanlar çok sayıda Müslümanların katıldığı büyük gösteriler yapılıyordu. Hiç olmazsa onu yapıp, hep birlikte dua edelim. Bu da mı elimizden gelmiyor?

 

e-mail
Yazarın diğer yazılarına Yazarlar bölümünde ulaşabilirsiniz.