Burada
mevzumuza gecmezden önce bazi kardeslerimizin,
sikayet ve arzularina bir aciklama getirmek
istiyorum. Örnegin: Birinci olarak; mevzularin
daha teferruatli bir sekilde aciklanmasi talebi.
Biz
burada dikkat edilirse meselenin fikhi yönünü
ele alarak uzun uzadiya anlatmaktan kacindik. Zira
böyle bir seye dalmamiz, bir dergide ele alinmasi
halinde yorucu ve biktirici, belki bir kitap yazma
usulü olacagindan, uzak durduk. Bu mevzuda
okuyucuya, daha genis malumat sahibi olmak
istiyorsa Üstad Doc. Dr. Hamdi Döndürücü hoca
efendinin "Delilleriyle Ticaret ve Iktisat
Ilmihali" (Erkam Yayinlari) kitabini tavsiye
edebilirim.
Ikinci
olarak; yeni ticarete atilmis veya tesebbüs etmek
isteyen kardeslerin önce nelere dikkat etmeleri
gerektigi sorusu.
Bu
sorunun muhatabi olarak mücerred kendi
bildiklerimle iktifa etmek cok kisir olur
kanaatindeyim. Ama diger ehliyetli ve tecrübeli
arkadaslar ile mütaala ve müzakere neticesinde
dikkat edilmesi ve yapilmasi gerekenleri
maddelestirerek bir risale halinde sunabilme
imkanimiz olursa, cok faydali bir is yapilmis
olur.
Mevzumuza
yine sevgili Peygamberimizin ortaklik ile alakali
bir hadisi ile basliyorum.
Rasulü
Ekrem (s.a.v.) Islam´i teblig ile görevlendirilmeden
önce Mekke´de Saib Ibni Sureyk isimli bir zatla,
ortak ticari faaliyette bulunmustur. Nitekim Mekke´nin
fethi gününde bu zat Peygamberimizin huzuruna
gelerek; "Ya Rasulallah! Beni tanidiniz
mi?" diye sormus, Rasulü Ekrem (s.a.v.)
"Seni nasil tanimam!.. Sen benim ortagim
idin, sen ne hayirli bir ortaktin" diyerek
iltifatta bulunmustur. (El Mebsut, C. 11, S. 151)
Hakka
riayet eden hayirli ortak övülmüstür.
"Sen ne hayirli bir ortaktin." Bu
iltifat her hayirli ortak icin gecerlidir.
Rabbimiz bu iltifada müstehak, liyakat sahibi
ortaklik kurmayi mü´min tüccarlara nasip
eylesin. Amin!..
ISLAM'DA
SIRKETLER:
Sirketi
Mülk (Mülk ortakligi) ve Sirketi Akid (SözlesmeAntlasma
ortakligi) diye iki kisma ayrilir.
1Sirketi
Mülkün mahiyeti kisaca: satin alma, hibe,
vasiyyeti kabul veya miras gibi bir sebeple, yahut
mallari ayrilmasi mümkün olmayan bir sekilde
karistirmak suretiyle; bir malin birden cok kimse
arasinda müsterek olmasina sirketi mülk denir.
Müsterek
mülkiyetin meydana gelmesi taraflarin rizasinin
disinda ortaya cikarsa buna cebri ortaklik denir.
Miras veya mallari karistirmak gibi... Taraflarin
rizasiyla olursa buna ihtiyari ortaklik denir. Bir
mali iki kisinin satin almasi gibi. Dolayisiyla mülk
ortakligi cebri ve ihtiyari olarak iki kisma
ayrilir. Hisselerin birlesmesiyle mülk ortakligi
tahakkuk etmis olur. Mülk ortakliginda;
ortaklardan biri digerinin hissesini onun izni
olmadan tasarruf edemez. Riza varsa tasarruf
edebilir. Bu ortaklikta gelir hisselere göre
taksim olunur. Müsterek mülk, taksim etmeye
elverisli ise; mesela ayni sayi ve kalitede bir
mal ise, anlasma suretiyle taksim edilir ve
ayrilir. Anlasma halinde yeni bir yatirima
gecilebilir.
Burada
müsterek mülkiyetle alakali bir noktayi daha
izah ettikten sonra sirketi akide gecelim.
Müsterek
mülkiyet malin cesidi bakimindan iki kisma
ayrilir. Birincisi: Sirketi ayn´dir. Bu belli ve
mevcut bir malda müsterek mülkiyettir. Yani esit
oranda hak sahibidirler.
Mesela
bir kisinin bir veya bir kac malda hak sahibi
olmasi gibi. Ikincisi: Sirketi deyn´dir. Iki
kisinin baska birinin zimmetinde bulunan nakit
para veya maldan ne koparabilirse digeri onun o
naktine veya kopardigi mala ortaktir. Yani nakti
veya mali götüren: "ben benim hisseme düseni
kurtardim, sen basinin caresine bak" diyemez.
O koparilan hisseden diger ortaginin hissesini
vermesi gerekir.
2Sirketi
Akd´in mahiyeti kisaca: Iki kisinin ve daha cok
kisilerin sermayelerini veya is güclerini ortaya
koyarak kßr ve zarari paylasmalari üzerine
kurulan sirkete sirketi akid denir.
Sermaye,
nakit olabildigi gibi, is gücü ve itibar da
olabilir. Hatta bazan is gücünün ve itibarin
basli basina sermaye oldugu gecmisten günümüze
kadar intikal eden bir hakikattir. Is gücü; tecrübenin,
itibar ise ahde vefa, dogruluk ve sadakatin
semeresidir. Buna dayanarak ortaya sermaye
ortakligi, is gücü ortakligi, kredi ve itibar
ortakligi gündeme gelir. Kisaca bunlarin tarifini
yapalim.
Sermaye
ortakligi: Ortaklar belli miktarda sermaye
koyarak, bununla yapacaklari ticaretten elde
edecekleri kßri paylasmak üzere sermaye
ortakligi kurabilirler.
Isgücü
ortakligi: Ortaklar mal yerine, san´at ve
mesleklerini ortaya koyarak, birlikte is alabilir,
ortak taahhütlerde bulunabilirler. Elde
edecekleri kßri da anlasma esaslarina göre
paylasirlar.
Kredi
ve itibar ortakligi: Iki ve daha cok kisi,
sermayesiz, yalniz kredileriyle (banka kredisini
kastetmiyoruz, itibar ve güven kredisi), yani ödünc
para kullanarak ya da veresiye mal alip satmak
suretiyle kßr elde etmek ve bunu aralarinda
paylasmak üzere ortaklik kurulabilir. Bu sirket
cesitleri müfavaza, inan veya müdarebe
tarzlarinda olur. Ilerde bunlari izah edecegiz.
Burada
hemen aciklamak istedigim bir mesele daha var;
Ortaklikta kßra ortak oldugu gibi zarara da ortak
olma esastir. Ortakligin temelini olusturan kesin
usul ve kaidedendir bu. Ortaklardan biri ortaklik
sarti olarak "ben kßrin yarisina veya bir
kismina ortagim, lakin zarara karismam" sarti
getirse bu batildir. Hatta beseri "ortaklik"
sistemine de terstir. Argo bir tabirle "ya bu
deveyi güdeceksin, ya bu diyardan
gideceksin". Ya zarara da ortak olacaksin ya
da hic ortak olmayacak elini etegini bu meydandan
cekeceksin. Ticarette kßr etme ihtimali kadar da
zarar ihtimali vardir. Eger orana vurursak, her
ikisi de esittir. Ancak kisi tecrübe ve
atilimlariyla kßr oranini yükseltmeye calisir.
Fakat yine de yüzde yüzlük garanti veremez.
Bazi cambazlar konusurken havada yakalar, tavada
pisirir. Bazan isin ic yüzünü bilen ve olaylari
oldugu gibi anlatan kimsenin vermedigi garantiden
uzaklasan kimseler arzettigim cambazlarin
"kar" pisen tavasinda kizartma
olmuslardir. Halbuki gercegi bilen ve ifade eden
daha güvenilir ve daha emin kimsedir. Bu
hususiyle yeni atilimcilarin kulagina küpe olsun.
|